Feng Shui: Mekânlarda Doğaya Uyumlu Olma Sanatı
- Banu Demircioğlu
- Sep 22, 2019
- 5 min read

Yine yeniden yenilenerek sizlerleyiz.
Yenilenmenin verdiği enerji ile sizlerle gelecekteki mimarlık ve yasam alanları ile ilgili fikirlerimi paylaşmak istiyorum. Feng Shui felsefesinin bu yeni yaşam alanlarında ki öneminin altını çizerek elbette…
Uzun süredir hızlı bir döngünün içindeyim. İş, ev, sosyal yaşam, arkadaşlar; hepsini aynı potada süzgeçten geçiriyorum. Sonuç mu ne? Sıkı bir arınma ve netlik…
Bütün bunlardan başka işten, hayattan beklentilerim, kızım ve geleceği, sakin ama keyifli huzurlu bir yaşamın dengeleri… Ne çok düşünmem planlamam gereken konu var derken farkına vardım ki bütün bu yaşamsal beklentilerim konforumu etkiliyor.
İşte tam da bu nokta da evde yarattığımız kozalarımızın ne kadar önemli olduğunu anladım ve tabi ki Feng Shui’nin kazandırdıklarını… Hayatta yollar değişir, yoldaşlar değişir. Sürekli bir değişim içindesinizdir. Koşturmanın ötesinde yaptığınız seçimlerin yönettiği bir yolculuk.
Peki, günün sonunda evinize vardığınızda ne beklersiniz? Ya da ofisinize geldiğinizde masa başında sizi ne motive eder?
Huzur, size ait bir alan, sınırlarını ve konforunu sizin belirlediğiniz, güvende hissettiğiniz ve enerjisi ile sizi saran hatta ayakta tutan mekânlar…
İşte biz mimarların en ince ayrıntısına kadar düşündüğü teknik ve işlevsel detaylarını tasarladığı bu alanların Feng Shui sayesinde enerjilerini de analiz edebiliyoruz. Gerçi bu felsefenin eğitimini alan mimar pek yok gibi ama dışarıdan danışmanlarla, hizmet anlayışına yeni ve geçerli bir soluk katan öngörülü tasarım ve uygulama büroları var.
Zaman; teknolojik anlamda olduğu kadar insanoğlunun konfor anlayışında da değişimler getirmiştir. Artık mekânı algılarken başka verilerden de bahseder olduk. Örneğin ekolojik sistemde sürdürülebilirlik, yenilenebilen enerji, mekânsal enerjiler, renklerin dili, kokusal, işitsel, dokunsal algılama, gibi…
Sizce bu kavramlar yeni mi oluştu?
Hayır, bu kavramlar 5000 yıl önce Feng Shui öğretisinin prensiplerinin temelleriydi.
Biz mimarların en önemli yetisi; tasarıma başlarken, bütünü görebilme sevdamızdır. Fiziki çevreyi insanla buluştururken, var olan girdileri alt alta toplayıp, yeni yaratımlara yelken açarız. Her mimarın kişisel yolculuğu bu yaratımı şekillendirir.
Yaşam alanlarımızı belirleyen bileşenlerin; dünü bugünü ve yarınını değerlendirirken mimari çerçevenin dışına da çıkmak gerek diye düşünüyorum. Çünkü artık yaşam alanlarının sadece fiziki girdileri olduğunu kabul etmek günümüzde pekte yeterli olmuyor.
İşte bu nokta da bir mimar olarak Feng Shui ile yeni bir soluk kazandığımı düşünüyorum. Bu felsefe, barınırken doğayla uyumlu olmayı seçmiş; var olan enerjilerin zamana ve pusula yönlerine göre değişkenliğini görmüş, buna göre de prensiplerini oluşturmuştu.
Burada iki önemli nokta zaman ve pusula yönlerine göre alınan enerjiler… Yani doğanın bir mekânla sınırlanması halinde pusula yönlerine ve zamana göre enerjilerin değişkenliği söz konusudur. Bu durumda pusulanın Uzakdoğu topraklarında bulunması bir tesadüf değildir.
Düşünün navıgasyona giriş seviyesi Bu pusula…
Mimarlar her şeye dokunmak, tasarlamak, yaratmak ister hatta biraz da en iyisini ben bilirim durumu vardır. O yüzden her meslek alanında mimarlık geçmişi olan insanları görmeniz mümkündür. Bende öyle her şeye dokunan, öğrenme açlığı ile yaşamı kavrayanlardan biriyim.
İşte böyle bir açlık krizinde, Feng Shui ile tanıştım.
Pozitif bilimin bakış açısıyla bir ömür geçirmişken felsefe olarak yolla çıktığım öğretinin peşine, memnun kalmış bir kullanıcı olarak düştüm. Bugün geldiğim noktada şunu söyleyebiliyorum. Feng Shui mekânsal algılarımda yeni, ölçülebilir bir boyut kazandırdı ve inancın ötesinde çalışan bir sistem olduğunu tecrübe ettim. Kısacası enerji mimarlığı ile yeni bir mekânsal konfor tanımı hayatıma girdi.
Bu arada önümüzdeki sezonda, sanırım Eylül ayı gibi yeni bir hizmet için kolları sıvadım. Feng Shui felsefesini özel derslerle öğretmeye ve kendi evinizin planları üzerinden uygulama yapmanıza yardımcı olmaya başlayacağım. Sayfamda ve instagram’da bilgileri paylaşırım.
Bir süredir akademik ortamlarda da konferanslar veriyorum. Meslektaşlarım ve hocalarımla aynı platformda bilgi ve deneyimlerimi paylaşıyorum. Onlarında büyük bir ilgi ve saygı ile kucak açması çok mutlu ediyor. Gerçi hep böyle olmuyor elbette. Özel bir üniversitenin bölüm başkanı ile aramızda geçen bir diyalog beni çok şaşırttı ve üzdü. Çünkü bilmediği bir konu hakkında sahip olduğu yargı ile ‘benim ilkelerime ters düşüyor, bilimsel bulmuyorum ve felsefenin çalıştığına dair yeterince gerekli birikimin olmadığını düşünüyorum’ diyerek temsil ettiği makamı kişisel yargıları ile kapalı bir vizyon ile temsil etmeyi tercih ettiğini göstermişti.
Hayır demek ve yok saymak için önce varlığını kabul edip saygı duyup fırsat vermek gerekir ki buraya kadar kişisel tercihinizdir ama bir kurumu temsil ediyorsanız kişisel yargı devreden çıkar ve bunu öğrenmek bilmek isteyenlere yol açarsınız. Açmalısınız. Kaldı ki bilim dediğimiz şey nedir? Yıllarca süren gözlem, bazı kabullere dayalı teoriler ve not edilen; deneyimlenen sonuçlar… Hiçbir pozitif bilim gökten vahiy yolu ile fersah fersah kitaplar halinde, ‘işte budur‘ deyip inmedi. Aynı süreçten geçerek şekillendi, şekilleniyor. Hatta her an yine yeniden yapboz gibi değişiyor gelişiyor. İşte budur bitmiştir dediğimiz hiçbir alan yok. Keşfetmek için zihnin aç olması ve merak etmesi gerek, yoksa hep sizin üstünüzde ki karar mekanizmalarının zekâsı ve yargıları ile sınırlı kalırsınız. Neyse ki bütün eğitmen ve yöneticiler böyle değil.
Böyle hızlı değişen gelişen, bilginin yoğun şekilde aktığı bir dönemde kişisel sınırlarımızın ve beklentilerimizin netleşmesi zor oluyor elbette. Gelecekte bu anlamda; dinginliğimizi korumak, enerjimizi yenilediğimiz, şarj olduğumuz özel alanlarımızda konforu yakalamak daha da önem kazanacak. Bu yüzden sadeleşmek ama her şeyde, her alanda sadeleşmek en doğrusu gibi geliyor.
Yaşamımızda, evlerimizde, ofislerimizde, ruhlarımızda dostluklarımızda sadeleşmekten bahsediyorum. Ama sıcaklığı samimiyeti kaybetmeden sınır değil alan belirleyerek sadeleşmek. Bütün bu dinginliği, sadeliği yaşamımıza aktarırken evrenin desteğini almak bize sunduğu enerjileri fırsata çevirmek Feng Shui öğretisinin temelidir.
İşlevsel, temiz, dingin size ait ve özel düzenlemelerle pusula yönlerinin zamana göre aldığı enerjileri analiz ederek yaşamdan beklentileriniz için şansınızı arttırmak…
Mimari açıdan bakıldığında, sadece tasarımları ve farklılıkları ile değil size kendinizi iyi hissettiren mekânlar değer kazanacak. Unutmamak gerek ki biz insan formunda spritüal varlıklarız sadece 5 duyu ile algıladığımız bir ortamda yaşıyoruz ama evren bu 5 duyu organın sınırları içinde işlemiyor. Bütünsel şifa ve rehberlik gelecekteki yaşamlarımızın omurgası olacak. Elbette bu anlamda mekânlarında desteği gerekli… Bu yüzden Feng Shui ile birleşen tasarımların ve düzenlemelerin çok daha güçlü bir etki yarattığını ve bu desteği tamamladığını hatırlatmak gerekir. Uzakdoğu ve Asya ’da makro ölçekten mikro ölçeğe kadar birçok şehir ve binalar planlanırken bu kadim bilginin kriterleri esas alınır, yakın zaman da Avrupa ve Amerika’da da etkileri görülmeye başlandı. Bizde de son 15 yıldır konuşulan ve tercih edilen bir uygulama.
Peki, bu doğaya uyumlu olma sanatı, hangi anlamda katkı sağlıyor?
Ekolojik yaşamlara hemen hemen herkesin talebi ve merakı olduğu bu dönemde, mevcut durumumuzu önce kabullenmek gerek. Artık Dünya’nın herhangi bir yerinde organik tarım yapmak gerçek anlamda mümkün değil. Ama daha kötüsünden korunabiliriz. Bilinçli ve saygılı tüketici olarak, talep ettiklerimizi doğayı üzmeden üreterek…
Doğada inanılmaz bir sistem var. Farkındalığınızı bu yönde odaklayın lütfen. Değişen yenilenen ve kendini tedavi eden… İnsan bedenine baktığınızda doğru ve sağlıklı beslendiğinde, beden kendi ile daha az ilgilenmek zorunda kalıyor ve ruhunuza yani içsel alanınıza yük bindirmiyor. Siz kendinizi daha kolay yeniliyor, enerjinizi ve titreşiminizi yükseltebiliyorsunuz. Hantal ve sağlıksız bir beden, ruhuna ağır geliyor. Aynı şekilde içten başlayan bu değişim dönüşüm mekânlara da yansıyınca daha hızlı ve kalıcı bir hal alıyor ve yaşamdan beklentileriniz için zemin hazırlanıyor. Yani bütünsel iyi olma halinize içten dışa dıştan içe sürekli bir akış ve etki var. Mekân da bunun en önemli girdisi.
Doğal malzemeleri kullanan, yıkıcı enerjilerden (yüksek gerilim hattı, baz istasyonları, sarp yamaçlar, dere yatakları vs.) kaçınan, doğal çevre örtüsüne uyumlu, iklimsel ve topoğrafik verilerin şekillendirdiği, ekolojik ve yeşil binaları talep etmeliyiz. Ve bu alanları aynı özenle düzenlemeli, dekore etmeli ve temiz ilkelerle yaşamalıyız.
Artık uyanma zamanı, içten dışa değişim dönüşüm ve farkındalık zamanı, önce kendinize bedeninize ruhunuza saygı duyun onu dinleyin, iletişim halinde olun sonra sizin dışınızda kalan tüm canlı formlarına kolaylık gösterin. Hayatta kalın, diğerlerini hayatta tutun. Bencil olmadan beni tanıyın, biz olmaya odaklanın, yargılamayın, yanlış ve doğru olmadığını idrak edecek bir bakış açısı kazanmaya çalışın. Bu sizi hoşgörülü yapar.
Kurduğunuz bu dengeyi bozacak her türlü ortam ve durumdan uzak durun hatta insandan; bunu koruyacak mekânlarda yaşayın ve çalışın. Kendiniz için istediğiniz her şeyi başkasının da hak ettiğini unutmayın. Eleştirel konuşmaların sizi aşağı çekeceğini ve itici göstereceğini aklınızda bulundurun.
İnsan olmanın doğuştan bir yeti olmadığını fark edin biz insan olmaya çalışmak için dünyaya gelmiş insansı varlıklarız. Evren bize torpil geçmiş gibi gözükebilir ama aslında bunu fark etmek sınavınızın ilk sorusudur.
Eğer bu soruya doğru cevap vermeyi başardıysanız ikinci adıma geçin ve değişin dönüşün dönüştürün.
Mekânlarınıza aynı arzu ile dokunun, kendinize ailenize ait kozalar yaratın, bunun için yardım alın. Enerji alanları dengelenmiş, sizin beklentilerinize destek verecek şekilde düzenlenmiş evlerde yaşayın ofislerde çalışın. Hayatınızı kolaylaştıracak seçimlere fırsat verin. Size özel renkler dokular malzemelerle enerjinizi motivasyonunuzu, niyetinizi yükseltecek alanlar yaratın.
Uzun lafın kısası, hayat seçimlerden ve bu seçimlere uygun adımlardan ibarettir. Bir solukta değil her solukta yaşamınızı yaşanır kılacak işlere evlere ofislere sizi siz yapan değerlere niyet edin odaklanın ve bunun için çabalayın.
Çünkü gelecek geldi. Şimdiye sahip çıkın başka zaman yok.
Commenti